Murat Kurum, İstanbul için tarih verdi: Tamamlandığında tüm dünyaya örnek şehir olacak
Aşama aşama kentsel dönüşüm. İstanbul’da ilçe ilçe son durum nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Çevre Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Murat Kurum, 8 Kasım Dünya Şehirleşme Günü’nde Türkiye Yüzyılında Dayanıklı Şehirler Paneli’ne katıldı.
DÜNYAYA ÖRNEK BİR MODEL OLACAK
Moderatörlüğünü gazeteci Mehmet Akif Ersoy, Prof. Dr. Naci Görür, Prof. İstanbul. Organizasyon, “2012 yılından bu yana İstanbul’un 39 ilçesinde 800 bin konutun dönüşümünü tamamladık. 188 farklı bölgede 170 bin 941 konutun dönüşümü devam ediyor. “İstanbul 2053 yılında finansıyla, kültürüyle, turizmiyle, sürdürülebilirliğiyle tüm dünyaya örnek şehir olacak.”İfadelerini kullandı.
TBMM Çevre Komisyonu Başkanı, AK Parti İstanbul Milletvekili Sayın Murat Kurum, Marmara Üniversitesi Dragos Yerleşkesi Mehmet Genç Külliyesi’nde düzenlenen Türkiye’de Dayanıklı Kentler Paneli’nin açılışında konuştu.
Kurum konuşmasına “Bugün; Medeniyetimizin kadim başkenti İstanbul’umuzda, en güzellerimizden biri olan Marmara Üniversitesi çatısı altında, değerli bilim adamlarımız, değerli hocalarımız ve aydınlık geleceğimizin teminatı olan parlak gençlerimizle bir arada olmaktan mutluluk duyuyorum. tarihi başarılarla dolu temel üniversiteler. Dünya Şehirleşme Günü gibi anlamlı bir günde bana sizlere hitap etme, bilgi ve tecrübelerimi paylaşma fırsatını verdiğiniz için üniversitemiz yönetimine, Fikir Eğitim Kulübümüze ve siz genç kardeşlerime teşekkür ediyorum.” Onun sözleriyle başladı.
Cumhuriyetin 100’üncü yıl dönümünün büyük bir heyecanla kutlandığını belirten Kurum, “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını Türkiye’nin dört bir yanında 81 ilimizde yediden yetmişe tüm vatandaşlarımızla büyük bir coşkuyla kutladık. Toprağına, bayrağına, ülkesine, devletine aşık gençlerimiz olduğu sürece cumhuriyetimiz kaç asır daha dayanır? Bugün sadece kendi geleceğinizi değil, ülkemizin geleceğini de inşa ediyorsunuz. Bugün bu sınıflarda aklınıza yerleşen her fikir, ruhunuza gelen her ilham, ülkemizin elli yılını şekillendirecek. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sıkı sıkıya bağlı kalarak bugün atacağınız her adım, yarının Türkiye’sini güçlendirecektir. “Bugün açacağınız her yol, geleceğin Türkiye’sine ışık tutacaktır.” söz konusu.
“GAZZE’DE ÇOCUKLAR DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE YÜRÜMEYİ ÖĞRENMEDEN ÖNCE ÖLMEYİ ÖĞRENİYORLAR”
“Büyük, güçlü ve kadim tarihimizin dünyaya kazandırdığı en önemli değerlerden biri şehircilik anlayışımızdır. Yüzlerce yıldır şehircilik anlayışımız iki temel üzerinde yükselmiştir. Bunlardan biri mimari, diğeri ise insani boyuttur. Eşsiz bir mimari konsept; “Bunu şefkat, tevazu, hoşgörü gibi insani duygularla birleştirdik.” Kurum, Gazze’de yaşananlara dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bugün, modern dünyanın aradığı barış, huzur ve adaleti, medeniyetimiz, onlarca farklı milleti, farklı din ve dili bir arada aynı sokakta, aynı mahallede yaşatmayı başarmış; Bize çağları aşan bir mesaj verdi. Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanan ırkçılık ve zayıfları ezme zulmü ancak insanlığa saygıyla yenilebilir. Bugün Afrika’da yüzlerce çocuğun açlıktan öldürülmesi, Gazze’de binlerce çocuğun uykusunda, kucağında, annesinin kollarında öldürülmesi, insani duyguların eksikliğinden ve insan haklarının hiçe sayılmasından kaynaklanmaktadır. hayata. Bugün zalim İsrail her 10 dakikada bir çocuğu öldürüyor. Biz bu programı yaparken 2 saat içinde 12 masum çocuk katledilecek. Dünyanın sadece belli bir ırktan ya da belli bir kültürden ibaret olmadığı ortaya çıktı. Dünya 8 milyar insanın ortak evidir. Ama ne yazık ki bugün Gazze’deki çocuklar dünyanın gözü önünde yürümeyi öğrenmeden ölmeyi öğreniyorlar. Bugün Dünya Şehirleşme Günü’nde bir şehrin tüm insanları, canlıları ve kültürel varlıklarıyla yok oluşuna tanık oluyoruz. Hastaneler, okullar, camiler ve kiliseler bombalanıyor. Bir an önce akan masum kanın durmasını, gözyaşlarının, çocukların akmasının durmasını istiyorum; Babalarının kollarında mezara değil, babalarının, annelerinin kollarında okullara, parklara gitmelerini diliyorum. “Umarım annelerin ağlamadığı, babaların yıkılmadığı, çaresiz yaşlıların katledilmediği günler bir an önce gelir.”
“İNSANLARI MERKEZE ULAŞTIRMAK İÇİN ŞEHİRLERİMİZİ DÖNÜŞTÜRÜYORUZ”
Kent ve insanın birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirten Kurum, “Bugün dünyanın her yerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki insanlar metropollerden kurtulmak istiyor. Modern dünyanın inşa ettiği ve adeta dikey binalara hapsettiği insanlar nefes alamadıkları için betonun ortasında adeta boğuluyorlar. Çünkü insan, yeryüzüne yakın yaşadığı sürece tatmin olabilen bir yaratıktır. Çünkü insan yeşillikle bir arada olunca huzur bulabilen bir canlı. Bu yüzden şehirlerimizi binalarıyla, çarşılarıyla, meydanlarıyla, üniversiteleriyle merkezinde insanı barındıracak şekilde inşa ediyor, koruyor ve dönüştürüyoruz. Bu bizim en büyük kültürel ve sosyolojik hedefimizdir. Yaptığımız her yatırımda, her hizmette, her üretimde bunu ön planda tutmaya devam edeceğiz” dedi. sözlerini kullandı.
Nüfus artışına da değinen Kurum, “Dünya nüfusu son yüzyılda 5 kat arttı. Dünya nüfusunun 2050 yılında 9,7 milyar olacağı öngörülüyor. Yenilenen araştırmalar 2050 yılına kadar dünyanın 2 derece ısınacağını gösteriyor. Etkilerini bugün yaşadığımız deprem, sel, yangın, kuraklık gibi felaketler artmaya devam edecek. Yakın gelecekte şiddeti artarak şehirlerimizi ve hayatımızı tehdit etmeye devam edecektir. Bu risklere karşı dayanıklı bir toplum ve dayanıklı şehirler inşa etmek artık hayati bir zorluk haline geldi. Bu noktada Sürdürülebilir Şehircilik tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de önemli bir kavram haline gelmiştir. Kesintisiz sürdürülebilirliği sağlamak için şehirlerimizi jeopolitik istikrarsızlığa, siber güvenliğe, enerji ve bulaşıcı hastalık risklerine, iklim krizi nedeniyle sistemsiz göçe ve su kıtlığına karşı hazırlamalıyız. Kendi kendine yeten şehirler ve kendi kendine yeten yeşil binalar inşa etmeliyiz. Doğaya yük olmayan, doğanın nefes almasını sağlayan bir kentleşme modeli kurmalıyız. Bu büyük hedef doğrultusunda bakanlığım döneminde bilim adamlarımızla sık sık bir araya gelerek, sağduyu ve ortak karar sistemini işleterek önemli adımlar attık. “Bir yandan yeşil sanayi tesislerinin kurulmasına öncülük ettik, diğer yandan da yeşil binaların hayata geçmesini sağlayacak teşvikler oluşturduk.” söz konusu.
“DEPREM ÜLKEMİZİN EN BÜYÜK GERÇEKLERİNDEN BİRİDİR”
Ülkemizde son yıllarda yaşanan büyük afet ve depremlerin gerçekliğine vurgu yapan Kurum, “Elazığ ve İzmir’de yaşadığımız depremler, iklim krizi nedeniyle Antalya ve Muğla’da yaşanan büyük yangınlar, Kastamonu, Sinop ve İklim krizi nedeniyle Bartın’da, Marmara Denizi’nde “Ülkemizde müsilaj gibi daha önce yaşamadığımız felaketlere maruz kaldık. Yine 6 Şubat’ta milletimizi derinden yaralayan, canımızı acıtan Kahramanmaraş depremiyle yüzyılın felaketini yaşadık. Deprem ülkemizin en büyük gerçeklerinden biridir. Anadolu coğrafyası dünyanın en aktif deprem bölgelerinden biri üzerindedir. Daha dün Marmara’da hepimizin yüreğini acıtan bir deprem yaşadık. “Maalesef ülkemizin yüzde 70’inden fazlası deprem riski altında.” Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 2012 yılında “Tüm Türkiye’de Kentsel Dönüşüm” hedefiyle başlattığı kentsel dönüşüm kampanyasına değindi.
Seferberlik sayesinde şu ana kadar 3 milyon konutun dönüşümünün tamamlandığını belirten Kurum, “Şehirlerimizi dayanıklı hale getirmek için önümüzdeki 20 yılda; Toplam 6,7 milyon sağlıksız evin dönüşümünü tamamlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunu İzmir, Elazığ, Kahramanmaraş depremleri, Giresun ve Kastamonu sel felaketlerinin ilk anından bu yana zor zamanlarda milletimizin yanında olan kardeşiniz olarak söylüyorum. Hayatım boyunca unutamayacağım acılara, enkaz altında umutla bekleyen annelerin çaresiz bakışlarına, evini kaybeden insanlarımızın yıkımına tanık oldum. Devletimiz kısa sürede tüm kaynaklarını seferber ederek, dünyada eşi benzeri olmayan bir birlik ve beraberlikle yaraların izlerini hep birlikte sildik. Siz gençlerimizin bu seferberlikte yaptıklarını bu milletimiz hiçbir zaman unutmayacaktır. Bu millet ne zaman sıkıntıya girse gençleri yanında buldu. Allah her birinizden razı olsun. “Afetlerin yaşandığı şehirlerde haftalarca kaldım ve yaklaşık bir yıl gibi kısa bir sürede vatandaşlarımıza sağlıklı, güvenli evlerimizi teslim ettik.” söz konusu.
“DAYANIKLI ŞEHİRLER İÇİN ÇALIŞMALARIMIZA DEVAM ETTİK”
Asrın felaketinin yaşandığı 11 ilimizin imar ve ihya sürecinde, bölgenin bilimsel, hızlı ve güçlü bir şekilde yeniden canlandırılması için tüm bilimsel bilgiler ışığında hızla çalışmalara başlandığını belirten, Kurum, “Yerleşime açılacak alanlarda; Deprem, heyelan, su baskını, kaya düşmesi ve diğer afet risklerini belirledik. Yeni yerleşim yerlerinin seçimini, tahrip olmuş ve ağır hasar görmüş mevcut yerleşimlerin morfolojik, jeolojik, jeofizik, jeoteknik, hidrojeolojik, sismotektonik, arazi kullanımı ve afet risk durumlarını inceledik. Güvenli bir yerleşim alanı ve “Dirençli Şehirler” için ihtiyaç duyulan planlama ve tasarım süreçlerini gerçekleştirdik. Bu anlamda mikrobölgeleme olarak tanımlanan mekanın depreme dayanıklılığını ortaya çıkararak, bölgedeki toprak yapısını inceleyerek çalışmalarımızı 7/24 sürdürdük. Deprem döneminde en çok tartışılan konu olan radye temel üzerine tünel kalıp sistemini tüm binalarımızda titizlikle uygulamaya karar verdik. Ovadan dağlara kadar yerleşim alanlarımızı, birçok alanda yıkıma neden olan zeminde sıvılaşmanın olmayacağı, gerçek yerleşim tipinde inşa etme sürecini başlattık. “Allah’ın izniyle yolun sonunda kalıcı konutlarımızı vatandaşlarımıza teslim etmeye başlayacağız.” söz konusu.
“İSTANBUL’UN ACİL DÖNÜŞÜMÜ VE AFETLERE DAYANIKLI OLMASI İÇİN TARİHİ ADIMLAR ATIYORUZ”
İstanbul’un deprem tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirten Kurum, “Tarihin mirası ve medeniyetimizin en büyük eseri olan İstanbul’umuz maalesef büyük bir deprem tehdidiyle karşı karşıyadır. İstanbul’da 1,2 milyon bina, 6 milyon konut var. Riskli ev sayısı ise 1,5 milyon. 600 bin bağımsız bölümün acilen dönüştürülmesi gerekiyor. 2012 yılından bu yana 39 ilçede 800 bin konutun dönüşümünü tamamladık. 188 farklı bölgede 170 bin 941 konutun dönüşümü sürüyor. Son yirmi yılda; İstanbul’un acilen dönüşümü ve afetlere dayanıklı hale gelmesi için tarihi adımlar attık. “Hem bakanlık dönemimde hem de İstanbul milletvekili olduğum dönemde bu aziz şehir her zaman kalbimde ve gündemimdeydi.” İfadelerini kullandı.
Depremle mücadelede kentsel dönüşümün önemine değinen Kurum, “Tarihin mirası, medeniyetimizin en büyük eseri olan İstanbul’umuz maalesef büyük bir deprem tehdidiyle karşı karşıyadır. İstanbul’da 1,2 milyon bina, 6 milyon konut var. Riskli ev sayısı ise 1,5 milyon. 600 bin bağımsız bölümün acilen dönüştürülmesi gerekiyor. 2012 yılından bu yana 39 ilçede 800 bin konutun dönüşümünü tamamladık. 188 farklı bölgede 170 bin 941 konutun dönüşümü sürüyor. Son yirmi yılda; İstanbul’un acilen dönüşümü ve afetlere dayanıklı hale gelmesi için tarihi adımlar attık. Hem bakanlığım hem de İstanbul Milletvekililiğim döneminde bu aziz şehir her zaman kalbimde ve gündemimde oldu. İstanbul’da mümkün olan bu büyük depremle başa çıkmanın tek yolu vardır; O da kentsel dönüşüm. O yüzden hepinize ayrı ayrı soruyorum: İstanbul’un bir deprem şehri olduğunu unutmayın, unutulmasına izin vermeyin. Dün olduğu gibi bugün de insanlarımızın huzur içinde evlerine girebilmeleri, huzur içinde başlarını dinleyebilmeleri için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Ve tüm kalbimle inanıyorum ki, hep birlikte İstanbul’u afetlere, felaketlere karşı dayanıklı hale getireceğiz. “Fethin 600’üncü yılında, 2053 yılında İstanbul, finansıyla, kültürüyle, turizmiyle, sürdürülebilirliğiyle tüm dünyaya örnek bir şehir olacak.” sözlerini kullandı.
“SIFIR ATIK İLE ATIKLARI ENGELLİYORUZ, KAYNAKLARI VERİMLİ KULLANIYORUZ”
İklim değişikliği ve iklim krizinin etkilerine değinen Kurum, “Maalesef iklim değişikliği ve küresel ısınma durdurulamazsa dünyanın geleceği olmayacak ve gelecek nesiller açlık, kıtlık, kuraklık nedeniyle yaşam mücadelesi verecek” dedi. , susuzluk ve ölümcül hastalıklar. Ülkemiz dünyayı en az kirleten ülkeler arasında yer almasına rağmen, tüm insanlığı ilgilendiren diğer konularda olduğu gibi iklim kriziyle mücadelede de sürdürülebilir şehirciliğin tesis edilmesi konusunda tarihi bir hassasiyetle hareket etmektedir. Çünkü içinde bulunduğumuz 10 yıl dünyanın geleceğini belirleyecek. Çünkü biz insanın ve doğanın yaşamını garanti altına alabilecek son nesiliz. Bu bilinçle hareket eden ülkemiz, iklim krizine karşı, uygarlığının kadim değerlerinden ve kültürel birikiminden yola çıkarak sürdürülebilir şehirciliği garanti altına almak için büyük bir hedef belirlemiştir. 2053 Net Sıfır Emisyon hedefimize ulaşmak için tüm Bakanlıklarımızla birlikte, kimsenin geride bırakılmadığı anlayışıyla çalışmalarımıza başladık. Yerel ve Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planlarımız ile her alanda kendi kendine yeten bir ülke olma hedefiyle; “Tarım, turizm ve sanayinin kendi gücünü üreten, mikro mobiliteyi ön planda tutan tüm alanlarında çalışmalarımızı yürütmeye başladık.” Sıfır Atık Projesine işaret etti.
Emine Erdoğan’ın öncülüğünde geliştirilip hayata geçirilen Sıfır Atık Hareketi’nin günümüzde tüm çevre sorunlarına umut olduğunu belirten Kurum, “Örnek haline geldi. Çevrecilik temelinde kamusal faaliyetler ve endüstriyel üretim düzenledik. Sıfır Atık ideolojisi ile; Çevreciliği konut ve sosyal hayata indirgedik.
Bugün Sıfır Atık Birleşmiş Milletler kararıyla sadece ülkemizde değil dünyada da değerli bir yere sahip olan küresel bir güzellik hareketine dönüştü. Sıfır Atık Hareketi’nin özünde ve temelinde israfla mücadele yer alıyor. Atık sadece tüketimin sona ermesi değil, aynı zamanda insanın doğayla ve kentle olan ilişkisini de belirliyor. Yapılan her atık dünyanın ömrünü kısaltıyor, iklim krizini derinleştiriyor ve gelecek nesillerin hayatını tehlikeye atıyor. “Sıfır Atık ile israfı önlüyor, kaynakları verimli kullanıyor, geri dönüşümü yaygınlaştırıyor, hiçbir ayrım yapmadan tüm canlılara öncelik veriyor ve kimseyi geride bırakmamaya çalışıyoruz.” söz konusu.
“Her birinizin nasıl bir çevreci olduğunuzu, şehirlerin doğayı tehdit etmeden gelişmesi gerektiğine inanan gençler olduğunuzu biliyorum. Türk Yüzyılında şehirler doğa için bir tehdit değil, bir fırsat olacaktır. Geride hiç kimse, hiçbir canlı kalmayacak. “Umut olduğu sürece, umut yaşadığı sürece kazanan gelecek olacaktır.” Kurum, Dünya Şehirleşme Günü’nü kutladığını ve programın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ettiğini söyledi.
Kurumun açılış konuşmasının ardından Gazeteci Mehmet Akif Ersoy’un moderatörlüğünde Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Ömer Akgiray ve Yoshinori Moriwaki, dirençli şehirler konusunu ele aldı.
Panelde depremle ilgili detaylı bir sunum yapan Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’deki deprem gerçeği hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Görür, “Dünya canlı olduğu için deprem oluyor. Deprem dünyanın canlı olduğunu gösteren nabzıdır. Deprem durursa dünyanın sonu demektir. Onun için depreme kızmayalım, depreme hazırlıklı olalım.” İfadelerini kullandı.